Partisi Radikal Sol İttifakın (SYRIZA) Merkez Genel Heyet toplantısında Türk-Yunan alakalarına dair değerlendirmelerde bulunan Çipras, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis liderliğindeki hükümeti, iki ülke ortasındaki münasebetlerde gerçek bir yol izlememekle suçladı.
‘KAÇIRILMIŞ BEDELLİ BİR FIRSAT’
SYRIZA’nın, 2021’de Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye ortasında Gümrük Birliği’ne ait başlayan müzakerelerde, Türkiye ile Yunanistan ortasındaki uyuşmazlıkların Milletlerarası Adalet Divanına götürülmesi şartının önerildiğini hatırlatan Çipras, Miçotakis hükümetinin bunu benimsememiş olmasını “kaçırılmış bedelli bir fırsat” halinde kıymetlendirdi.
Çipras, Miçotakis’in, muhafazakar kesimde daima görüldüğü üzere milletlerarası problemleri çözmek için risk alacak imkan ve kabiliyete sahip olmadığını ileri sürerek, “Sorumluluk almıyorlar. Büyük laflar etmeyi seviyorlar fakat ülkenin dış siyaseti berbata gidiyor. Türk-Yunan bağlantıları de.” diye konuştu.
Türkiye’nin AB ile bağlantılarını kademeli olarak düzelttiğini belirten Çipras, bunda Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşın akabinde barış temin edici ve arabulucu bir rol istemesinin rol oynadığını söyledi.
‘HİÇBİR ŞEY ALMAMASI KABUL EDİLEMEZ’
Çipras, Yunanistan’ın bölgedeki gelişmelerde inisiyatif almamasını eleştirerek, “Türkiye’nin, ABD’nin göz yummasıyla Libya ile bir mutabakat imzalama inisiyatifine sahip olması, Yunanistan’ın sağlam ve garanti müttefik dogmasını devam ettirerek hiçbir şey almaması kabul edilemez.” diye konuştu.
Aleksis Çipras, Yunanistan’ın görüşlerinin farklı ülkelere iletildiği “seyahat diplomasisine” dayalı dış siyasetten yararlı çıkılamayacağını da kaydetti.
‘DOĞU AKDENİZ’DE KARA SULARIN GERNİŞLETİLMESİNİ İSTİYORUZ’
Çipras, “Doğu Akdeniz’de kara sularının genişletilmesini istiyoruz.” diyerek, bu genişletmenin belirli bir strateji çerçevesinde ve Doğu Akdeniz’deki tüm komşu ülkelerle Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve kıta sahanlığını belirleyecek müzakereleri başlatacak formda olması, Türkiye ile Milletlerarası Adalet Divanına gidilmesi perspektifine sahip olması gerektiğini savundu.